Medyakronik.com'da yayınlandı
Balkan müziği Türkiye’de ve dünyada da ilgi neden artışta?
Müzik yazarı Murat Beşer’in de dediği gibi, Madonna Gogol Bordello’ya beraber sahneye çıkmayı teklif ettiğinde bir bildiği vardı! Bu isteği her ne kadar şaşırtıcı görünse de (Madonna gibi bir dünya starı ve Çingene punk grubu?!) Madonna aslında Balkan müziğinin yükselişini öngörüyordu.

Konuyla ilgili önemli bir nokta da Balkan müziğinin artık gelenekselliğinden kaymış olması. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Surveys of World Music dersi veren Tuna Pase, kapitalist sebeplerden dolayı dünya müziğinin ana akımlaşmasıyla beraber pop ve rock gibi türlerin de Balkan müziğinden nasibini aldığını söylüyor. Ortaya “çingene punk” gibi yeni müzik tarzları çıkıyor. Gogol Bordello ve Kultur Shock bu tarzın en bilinen isimleri. Shantel ise bu müziği pop kılıfına sokarak kitlelere sunma konusunda en başarılı müzisyenlerden.
Dünyada esen bu fırtına Türkiye’de yer yer kasırgalara sebep olabiliyor, nitekim yakın kültürlerin insanlarıyız ve Balkanlar bize yabancı değil! Gazeteci Barış Akpolat’ın da dediği gibi Boşnak Goran Bregoviç yakın zamana kadar bizim starlarımızdan biri gibiydi. Onun açtığı yol ve ana akım müziğin ilgisiyle beraber Türkiye’de daha çok müzisyen tanındı, tanınmaya devam ediyor. Kalan Müzik için derlemeler yapan müzisyen Muammer Ketencoğlu’nun da bu konudaki etkisi yadsınamaz.

Türklere yabancı olmayan bu tavır seyirciler tarafından da olumlu karşılandı. Bu arada Gogol Bordello, Kultur Shock konserleri ve Shantel’in partilerinin de (her ay gelmelerine rağmen) tükenen biletler listesinde sıralandığını hatırlatalım.
Bu müzisyen ve grupların konserleri bu kadar rağbet görürken Beyoğlu’nun popüler mekânlarında da düzenli olarak Balkan müziği partileri yapılıyor. Ghetto’da Shaman partileri, Studio Live’da Jazzbaz isimli Türk grubunun sahne aldığı, Roxy’nin Russion Disco partileri ve Babylon’un Shantel DJ seti eşliğindeki partileri hiç boş geçmiyor.
Shaman World Music Productions’ın kurucularından Oğuz Kolaşın, dünya müziği partileri arasında en kalabalık geçenlerin Shaman Balkanski olduğunun altını çiziyor. Bu partilerin en dikkat çeken özelliği genelde kulüp müdavimlerinin alışık olduğu techno loop’larının olmayışı. Bir de elde votka/bira ile dans edenlerin yerini rakı kadehleriyle göbek atan kalabalığın alması.
Tuna Pase, Türkiye’de son zamanlarda Balkan müziğine artan ilgiyi müziğin yapısına da bağlıyor. Trakya ve civarındaki müzikle neredeyse birebir aynı form ve tınıda olmasından dolayı Türk dinleyicisinin kulağının, Balkan müziğine alışkın olduğunu söylüyor. Pase, insanların özellikle eğlenmek için melodik ve ritimsel olarak tanıdık bir müziğe ilgi duymalarının çok doğal olduğunun altını çizerken, aslen “Balkan Çingene müziği” olarak adlandırılan bu türün, üzüntüyle bile dalga geçen tavrından dolayı Türk insanının arabesk tavrına çok yakın olduğunu da hatırlatıyor.

Kolaşın, Balkanlar’dan göç almış bir şehir olduğu için İstanbul’da bu müziği sevenlerin çok fazla olduğunu, etkinliklerine katılan kitlede bunu gözlemlediklerini belirtiyor. 2 Mayıs’ta ise Fanfare Ciocarlia konseriyle Balkanlar’ın en iyi bilinen gruplarından birini daha İstanbullu müzikseverlerle buluşturmayı hedefliyor.
0 comments:
Yorum Gönder