3 Mart 2008

Digitalism

Bu röportaj 23 Haziran 2008'de yapıldı, Basatap.com'da yayınlandı.

Daft Punk öncesinde, Almanya'nın parlayan yeni yıldızını, tabiri caizse geleceğin Daft Punk'ını dinledik. Digitalism, Daft Punk'ın muhteşem sahne gösterisi sebebiyle malesef biraz geri planda kaldı, ancak beklediğimden kısa süren performansları gayet keyifliydi. Konser öncesinde grup elemanları Jens ve Almanya'da doğup büyümüş olan Türk asıllı İsmail ile sohbet ettik.

digitalism
Konsere gelen çoğu insan 23 Haziran'da hayatlarının en iyi, en unutulmaz şovunu izledi. Benzerine tanık olmak belki de seneler alacak. Amsterdam'da 120 avro olan şovun biletleri, İstanbul'da 45 YTL'den satışa çıkarıldığı halde konserin, Avrupa'daki en düşük bilet satışına sahip olması biraz üzücü. FG 93.7'nin organizasyonunu üstlendiği Daft Punk konseri öncesinde Digitalism, seyirciyi hayatlarının en iyi performansına hazırlamakta oldukça başarılıydı.

Digitalism'in hikayesinin üzerinden kısaca geçelim. Yaşadıkları Hamburg kentinde bir plak dükkanında tanışan Jens "Jence" Mölle ve İsmail "Isi" Tüfekçi tarafından kurulan Digitalism, ilk demoları 'Idealistic'i Kitsuné'nin onları keşfetmesi üzerine yayınladı. Grubun gelecek vadediyor olmasını ise Daft Punk, Cassius ve Cosmo Vitelli gibi önemli isimlerin menajerliği üstlenen Pedro Winter ile anlaşmış olmalarına da bağlayabiliriz. Birçok önemli isme remix yapan, yaptıkları işler ünlü DJ'ler tarafından setlerine dahil edilen Digitalism'in 2007'de yayımlanan taptaze Idealistic albümü hakkında ise söylenecek olumsuz söz yok. Albümde, daha önce yayınlanan Zdarlight, Idealistic, Jupiter Room gibi parçaların dışında Pogo, I Want I Want gibi yeni parçalar öne çıkıyor. Dinlemediyseniz bir an önce bu şahane albüme kulak verin!

Konser öncesinde tesadüfi olaylar sonucu yakaladığım grup elemanlarının oldukça samimi ve mütevazi olduklarını belirtmek isterim. İsmail Tüfekçi, Hamburg'da doğmuş büyümüş olmasına rağmen, az  ve bozuk da olsa Türkçe konuşabiliyor. Türkiye'de hiç yaşamamış, ailesiyle her sene Konya'ya gelmiş, fakat son üç senedir süre gelen çalışmalarından ötürü son zamalarda bu gezileri biraz ihmal etmiş.

Sahne arkasına geçtikten sonra gelişen diyaloglar ise aşağıda.

MD: Öncelikle merak ettiğim şey, Alman bir grup olmanıza rağmen Fransız bir plak şirketine bağlısınız. Almanya'da bir çok elektronik müzik şirketi varken neden Kitsuné?
İ: Çünkü onlar bizimle çalışmak isteyen ilk şirketti. Almanya'daki ve dünyadaki bir çok plak şirketine çalışmalarımızı gönderdik ve Kitsuné hemen bizimle iletişime girdi. Gönderdiğimiz ilk parça ise Idealistic'ti.
J: Digitalism'i Digitalism yapan şeylerden birisi de Kitsuné'dir. 2005'te ilk tanıştığımızdan beri hep işlerimiz hakkında konuşuyoruz, Digitalism'e çok güveniyorlar ve beklentileri oldukça yüksek. Hatta Fransız bir plak şirketine bağlı olduğumuz için Almanya'daki konserlerimiz de pek yeterli değil ve dolayısıyla Almanya'dan çok diğer Avrupa ülkelerinde tanınıyoruz. Gerçi son albümle bu durum biraz değişti.

MD: Plak şirketi olarak Kitsuné'yi nasıl görüyorsunuz? Kitsuné'den çıkan diğer kayıtlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
İ: Kitsuné bizce çok cool bir label!
J: Tek bir tarza odaklanmıyorlar, farklı bir çok tarz müziği bünyelerinde barındırıyorlar. Açık görüşlüler ve her zaman yeniliğe açıklar.
İ: Albüm kapaklarına bile baksanız farklı olduğunu görüyorsunuz. Bir sanat, moda (Kitsuné'nin sitesinde kıyafetler de satılıyor) ve müzik label'ı aslında Kitsuné.
J: Ayrıca sadece label sahibi olarak görmek yerine, kendilerini birer sanatçı olarak görüyorlar ve bence bu çok önemli.

MD: Yeni albümünüz Idealism'i yayınladınız. İnternette bir sürü olumlu eleştiri okudum ve bir tane bile olumsuz yorum görmedim. Hiç negatif geri dönüşler oldu mu?
İ: Kusura bakma bunu söylemem lazım, inan bir tane bile olumsuz geri dönüş olmadı! Her yorum olumlu yöndeydi. Basından bu kadar olumlu bir dönüş almak gerçekten çok çok iyi his.

MD: Peki bu kadar ilgiyi bekliyor muydunuz?
J: Hayır aslında böyle bir beklentimiz yoktu, çünkü bir albüm yayınlanmadan neler olacağını tahmin edemiyorsunuz, ama herkes albüm için çok heyecanlıydı, bir çok olumlu yorum aldık. Ne olacağını bilmiyorduk, bu kadarına şaşırdık.

MD: İsminiz Justice, Simian Mobile Disco, Klaxons, Shit Disco, Erol Alkan, The Presets gibi isimlerle sürekli anlıyor. Bu indie dance akımının bir parçası olarak, akım hakkında ne düşünüyorsunuz?
İ: Bence bu çok şahane bir şey, çünkü bir kaç sene öncesinde Avrupa müzik sahnesinde bu kadar çok grup yoktu. Şimdi bir çok yeni grup çıkıyor ve gruplar kitlelerce takip ediliyor. Bence indie dance süper bir akım ve dans müziğinin eskiden söylendiği gibi ölmediğinin de bir kanıtı. Birlikte anıldığımız isimler de zaten birlikte çalıştığımız ya da plak şirketimizin birlikte çalıştığı ve sevdiğimiz isimler.

MD: Peki dans müziğine devam etmeyi düşünüyor musunuz?
J: Aslında biz albümü dans albümü olarak görmüyoruz. Elektronik müzik evet, insanlar o parçalarla dans edebiliyor, ama özellikle DJ'lerin çalabileceği türden parçalar yapmaya çalışmadık.

MD: Digitalism için gelecek planlarınız nedir? Başarılı bir albüm yayınlamış olmanız ikinci albüm için üzerinizde baskı oluştuyor mu? Çünkü bir yerde şimdiden ikinci albüm çalışmalarına başladığınızı okudum.
J: Aa bu doğru değil!
İ: Aslında söylediğimiz şey albümdeki son parça Echoes'un gelecekte yapacaklarımıza dair bir ipucu olduğuydu. Şu anda yeni bir canlı şov üzerine odaklanmış durumdayız. Belki bir yıl sonra yeni albüm gelir, şu anda kimse bilmiyor ve biz de bunun üzerine çok düşünmüyoruz. Dediğim gibi canlı performanslarla ilgileniyoruz şu anda, yazın bir çok festivalde çalacağız ve programımız da oldukça yoğun. Bu üzerine çalıştığımız yeni şovla birkaç ay sonra insanları daha çok şaşırtmayı hedefliyoruz.

MD: Solo ve/veya yan projelerinize devam edecek misiniz? Jens'in bu yönde çalışmalarının olduğunu biliyorum, Palermo Disko Machine isimli projesi var mesela.
İ: Aslında benim bazı yayınlanmamış kayıtlarım var , ama biraz beklemeyi tercih ediyorum. Her gün yeni bir parça yapabilirsiniz, bu çok önemli değil.
J: Evet, her kaydımızı çok önemli görmüyoruz , çünkü sadece eğlence için yapıyoruz. Yakında yeni şeyler yayınlarız tabii, ama şu anda turla ilgileniyoruz.

MD: Geçen sene İstanbul'da çalmıştınız, nasıldı?
İ: Ah evet, Indigo'da çaldık. Çok keyifliydi, çünkü daha çok vaktimiz vardı (bu gelişlerinde uçaktan indikleri gibi soundcheck'e geldiler, ertesi gün de sabah erkenden ayrıldılar) ve geleneksel Türk restorantına gittik. Jens orayı görünce oldukça şaşırmıştı, çünkü insanlar masaların üzerinde göbek atıyordu. Müziğin sesi oldukça yüksekti ve restaurantlarda böyle bir şey olmasına pek alışık değil.
J: Almanya'da da Türk restaurantları olmasına rağmen orjinali yerinde görmek farklıydı, gerçekten çok eğlendik!

MD: (İsmail'e) Almanya'da doğup büyümüş bir Türk olarak İstanbul'da çalmak senin için nasıl bir duygu?
İ: Çok güzel, çünkü çaldığımız müziğin yükselişte olduğunu görüyorum. İstanbul moda ve müzik açısından gerçekten 'cool' bir şehir. Birçok insan İstanbul'da bu kadar iyi underground kulüpler ve DJ'ler olduğunu bilmiyor. İnsanların konserlerde, kulüplerde kimin çalıyor olduğunu biliyor olması ilerlemenin bir göstergesi.

MD: Şu aralar ne dinliyorsunuz? Hangi sanatçılar, gruplar ve plak şirketleri?
J: Avrupa'dan bir dans projesi var, 95 ya da 96'dan kalma, Star Wash isimli. 'Strong Like a Lion' diye bir parçaları var. Çok eğlenceli, şu ara o parçaya takılmış durumdayım.
İ: Aa evet ilk parçaları da Disco Fans idi.
J: İngiltere'den Hadouken! isimli grubu çok beğeniyoruz. Aslında şu ara iyi müzik yapan çok fazla grup var. Her gün yeni iyi bir grup keşfediyoruz.
İ: Label'lara gelecek olursak, ben label'lara odaklanmıyorum açıkçası. Müziğin kendisi benim için daha önemli. Domino'dan ya da Matador'dan bir sanatçıyı beğeniyorsam o şirketlerden çıkan her şeyi alacağım diye bir şey yok. Evet bazı label'lardan çıkanları otomatik olarak dinleyip alıyorsun. Domino gibi, Metro Area gibi favorimiz olanlar da var tabii.
J: Yine de label'ları pek önemsemiyoruz, label'lara odaklanmak sıkıcı.
İ: Mesela Kitsuné'de farklı bir çok sound var, ama bazı label'larda hep aynı sound olduğundan yeni bir şey çıkardıklarında farklı bir albüm olmadığını tahmin edebiliyorsunuz, dolayısıyla dinlemeye tenezzül etmiyorsunuz.

MD: Daft Punk'la daha önce sahneyi paylaştınız mı? Paylaştıysanız nasıl bir duygu Daft Punk'la aynı sahneyi paylaşmak, eski hayranları olarak?
J: Evet geçen sene. Çok cool ve iyi insanlar, çaldıktan sonra onların şovunu izlemek çok keyifli oluyor. Sahne her zaman çok büyük ve etkileyici.

MD: Daft Punk remix'leri yaptınız, peki Daft Punk remixleriniz hakkında nasıl bir yorumda bulundu?
J: Çok beğendiler, label da oldukça beğendi remix'lerimizi.
İ: Zaten çok büyük ve güçlü bir grup olduğu için beğenmedikleri remix'leri yayınlayamazsınız. O yüzden remix'lerimizin yayınlanması bizim için çok büyük bir anlam ifade ediyor.
J: Ayrıca albümümüzü de beğendiler, Kitsuné'nin ofisine gelip (Paris'te) birkaç kere dinlediler ve "İyi iş çıkarmışsınız çocuklar" bile dediler.

MD: Son olarak, müziğin yasal olmayarak indirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İ: Şu sıralar herkesin bildiği gibi albüm satmak oldukça zor. Herkes indirmeyi tercih ediyor, biz bunun iyi bir reklam olduğunu düşünüyoruz. Ne de olsa parçalarımızı beğenen insanlar konserlerimize geliyor.
J: Bu aralar insanların konserlere gelip iyi vakit geçirmeleri, plak satışından çok daha önemli. Biz satışlarımızı çok da fazla önemsemiyoruz, insanların konserlerimize gelmeleri bizi daha çok mutlu ediyor. Tabii ki satışlarımızın da iyi olmasını isteriz, zaten sıkı hayranlarımızı her zaman alıyor.

0 comments: